Gölcük Depremi'nin Ardında Bıraktığı Yıkım
17 Ağustos 1999’da saat 03:02'de meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi, Türkiye'nin batısını büyük bir felakete sürükledi. Deprem, Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce başta olmak üzere geniş bir coğrafyada yıkıma neden oldu. Resmi rakamlara göre, bu felakette 18.373 kişi hayatını kaybetti, 48.901 kişi yaralandı ve 5.840 kişi kayboldu. Bunun yanında, 200 bin insan evsiz kaldı, 66.441 konut ve 10.901 iş yeri yıkıldı, 285.211 konut ve 42.902 iş yeri ise hasar gördü. Deprem, doğrudan ya da dolaylı olarak 16 milyon insanı etkiledi.İstanbul İçin Korkutan Senaryo
Prof. Dr. Naci Görür, Gölcük Depremi’nin ardından geçen 25 yılın ardından, İstanbul'da olası bir büyük depremin yaratabileceği tahribatın boyutlarını ortaya koydu. NTV'ye verdiği röportajda, İstanbul’da en az 100 bin binanın risk altında olduğunu ifade etti. Görür, bu binaların toplamda yaklaşık 500 bin kata denk geldiğini belirterek, "Her kata en az 2 daire koyduğunuzda, 1 milyon daire eder. Her dairede 4 kişi yaşadığını varsayarsak, yaklaşık 4 milyon insanın can güvenliği yok" dedi. Görür, bu insanların ölüm riski altında olduğunu söylemese de, bu kadar büyük bir nüfusun risk altında olduğunu vurguladı.Halkın Rolü ve Depreme Hazırlık
Görür, halkın deprem konusunda bilinçlenmesinin ve bu konuda aktif bir rol almasının önemine dikkat çekti. Halkın "Ben ne yapabilirim?" düşüncesine kapılmaması gerektiğini belirten Görür, "Eğer halk isterse ve bu istediğini gözetler ve denetlerse, siyasetçi İstanbul’u depreme hazırlar" dedi. Depreme dirençli bir şehrin ne anlama geldiğini açıklayan Görür, "Deprem olduğu zaman o depremi minimum hasarla atlatan şehir demek" ifadelerini kullandı. Bu hedefe ulaşmak için ise bir deprem yasasının çıkarılması gerektiğini savundu.Deprem Yasasının Önemi
Görür, İstanbul’un olası bir büyük depreme karşı daha dirençli hale getirilmesi için gerekli olan yasal düzenlemelere dikkat çekti. Deprem yasasının çıkarılmasının, sadece yasal bir zorunluluk olarak kalmaması, aynı zamanda uygulamada da sıkı bir denetim ve gözetim mekanizmasının kurulması gerektiğini belirtti. Bu yasanın, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması ve yeni yapıların sıkı bir denetimden geçirilmesi gibi unsurları kapsaması gerektiğini ifade etti.Sonuç
Prof. Dr. Naci Görür’ün uyarıları, İstanbul’un olası bir büyük deprem karşısındaki hazırlıksız durumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Görür, 4 milyon insanın hayatını tehlikeye atacak bir depremden korunmanın, ancak halkın ve yöneticilerin ortak çabalarıyla mümkün olabileceğini vurguladı. Bu süreçte, halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kadar, siyasilerin de üzerine düşeni yapması, İstanbul’u depreme dirençli hale getirecek yasal düzenlemeleri hayata geçirmesi gerektiğini belirtti.